Almanca Sözlük
Özel yapılar, kalıplar ve
kavramlar sözlüğü
Deutsch – Türkisch
Almanca – Türkçe
Mevlüt Baki Tapan
Bu
Almanca – Türkçe yapısal kalıplar sözlüğü hazırlanırken Almancayı, hem birinci
dil olarak hem ikinci dil olarak hem de yabancı dil olarak öğrenenler göz
önünde tutulmuştur.
Sözlüğümüz bilindik kelime
sözlüklerinden farklı olarak sadece Almanca’daki yapıları, kavramları
bünyesinde barındırmaktadır. Örneğin; “dass, weil, obwohl, durch, je desto,
obschon, zwar” vs. gibi yan cümlecikler ve bazı temel kalıplar sözlüğümüzün
ana unsurlarını oluşturmaktadır.
Mevcut kalıbın türü (Konj. / Adv.
/ Präp.), Türkçe karşılıkları, Almanca ve Türkçe cümle içinde örneklemeli
kullanımı, yapısal özelliği, bilinmesi gerekilen bir husus varsa özel notu,
ilave ek yapılar ve alt kavramları özellikli olarak ele alınmıştır.
Kalıp sözlüğü bölümü harici0nde,
ayrıca Almanca’daki zamanlar, pasiv, relativ, bağlaç gibi yan cümlecikler,
sıfat çekimleri, modal fiiller, edatlar
gibi belli başlı dil bilgisi verilerine de kısaca değinilmiştir.
Mevlüt Baki Tapan
v Abkürzung
(Kısaltma): …………………………………….. Abk
v Adjektiv
(Sıfat): ……………………………………………….. Adj
v Partikel
(Edat): ………………………………………………… Part
v Adverb
(Zarf): …………………………………………………. Adv
v Präposition
(Edat): ………………………………………….. Präp
v Konjunktion
(Bağlaç): ……………………………………… Konj
v Pronomen
(Zamir): …………………………………………. Pron
USW. = Und so weiter (Ve dahası
ve benzeri, vs.)
Z. B. = Zum
Beispiel (Örneğin, Misal, Mesela)
— A —
Ab [präp. adj.] (= -den/ -dan itibaren, uzak):
De: Das Geschäft ist ab 9.00 Uhr geöffnet.
Tr:
Mağaza saat 9.00’dan itibaren açıktır.
§ Ab morgen (Sabahtan
itibaren):
De: Ich arbeite
hier ab morgen.
Tr: Sabahtan
beri burada çalışıyorum.
§ Ab sofort (Hemen,
derhal):
De: Ab
sofort gehst du in dein Zimmer!
Tr: Derhal
odana gidiyorsun.
§ Ab und zu (Arada
sırada):
De: Er kommt ab
und zu nach Hause.
Tr: O arada
sırada eve gelir.
Aber
[Konj.
Adj.] (=
ama, fakat, lâkin):
De: Das Buch ist rot, aber das Heft ist weiß.
Tr:
Kitap kırmızıdır ama defter beyazdır.
Yapı: Cümle+aber+II.
cümle.
§ Aber natürlich!: A,
Tabi!
§ Das ist aber schön!: Aa.
Ne güzel!
§ Aber Ja: Ama Elbette
Abhängen
von [verb]
(= -e/a bağlı olmak, bağımlı olmak):
De: Ihr Leben hängt von mir ab.
Tr:
Onların hayatı bana bağlı.
Yapı: Özne (bağlı
olan şey)+hängen+von+dat.+ab
Haller: hӓngen
ab - hing ab – hat abgehangen
All [Adj. Pron.] (=Bütün, herşey, herkes):
De: Ich verkaufe alle meine Bücher.
Tr:
Bütün kitaplarımı satıyorum.
§
Alles oder nichts: Ya hep Ya hiç
§
Ich wünsche dir alles Gute!: Her şey gönlünce olsun.
Allerdings [Konj.]
(Ama, lâkin, fakat):
De: Die Ferien waren schön, allerdings etwas kurz.
Tr:
Tatil güzeldi, ama biraz kısaydı.
= Kuşkusuz, Elbette.
Yapı: Ana cümle+alerdings+cümle.
Als [Konj.] (=...iken, …diğinde, …olarak, -den/dan):
De: Als ich 5 Jahre alt war, konnte ich schon nicht
schreiben.
Tr: Ben 5 yaşındayken henüz yazamıyordum.
Yapı: Als+cümle+fiil,
fiil+cümle.
Not: “Als”
yapısında fiil daima çekimli halde sonda yer alır. “İken”
manasında sadece geçmiş zaman (Perfekt, Präteritum, Plusquamperfekt)
halinde kullanılır.
= Olarak:
De: Ich
muss als Student immer mehr studieren.
Tr: Bir
öğrenci olarak daima daha çok çalışmam gerekiyor.
Yapı: Özne+Fiil+als+isim.
= -den/dan (Karşılaştırma):
De:
Martin ist klüger als ich.
Tr:
Martin benden daha zekidir.
§
Als ob (-muş gibi):
De: Er
tat, als ob nichts wüsste.
Tr:
Hiç bir şey bilmiyormuş gibi yapıyor.
Yapı: Cümle, als ob+cümle+fiil.
Not: “Als ob” yapısında fiil daima çekimli halde sonda
yer alır ve çoğunlukla konjunktiv II olarak kullanılır.
Also [Konj.] (=Öyleyse, demek ki, o halde):
De: Was müssen
wir also tun?
Tr: Öyleyse biz ne
yapmalıyız?
§ Na also, geht doch!: Bak
oluyormuş işte.
An [Präp.] (= -e/a, -de/da, -nın yanında, bitişiğinde):
De: Das Bild
hӓngt an der Wand.
Tr: Resim duvarda
asılı duruyor.
Ander (s) [Pron.] (=Başka diğer, değişik, farklı):
De: Ich komme ein
anderes mal.
Tr: Ben başka bir
sefer gelirim.
Anhand [Präp.] (= -nın vasıtasıyla, -nın yardımıyla):
De: Wir werden
das anhand seiner hilfe schaffen.
Tr: Biz bunu onun yardımıyla
başaracağız.
Yapı: Anhand+Dativ
Anstatt / Anstelle [Präp. Konj.] (= -in/ın yerine):
De: Anstatt
eines Mantels trug er nur eine Jacke.
Tr: Palto yerine
sadece bir ceket giyinmişti.
Yapı: Anstatt+Genetiv
Auf [Präp.] (= Üzerinde, üstünde):
De: Die Bücher liegen auf
dem Tisch.
Tr: Kitaplar masanın üzerinde
duruyor.
Yapı: Auf+Akkusativ/dativ
= Açık, uyanık:
De: Ich bin seit sechs Uhr auf.
Tr: Saat 6’dan beri uyanığım.
§ Auf einmal: Aniden, birden
bire.
§ Auf und ab: Bir aşağı, bir
yukarı.
Aufgrund [Präp.] (= -nın yüzünden, sebebiyle):
De: Aufgrund des schlechten
Wetters konnten wir nicht picknichen
Tr: Kötü hava yüzünden
piknik yapamadık.
Yapı: Aufgrund+Genetiv
Aus [Präp. Adv.] (= -den/dan, dışarı):
De: Er nahm die Bücher aus
seiner Tasche.
Tr:O, kitapları çantasından
çıkardı.
Yapı:
Aus+Dativ
= Sönmüş, bitmiş:
De: Das Spiel / die schule
ist aus.
Tr: Oyun / okul bitti.
Außer [Präp. Konj.] (= -nın dışında, dışarıda, -den/dan başka,
Haricinde):
De: Außer dir sind
die alle gekommen.
Tr: Senin dışında
herkes gelmişti.
Yapı: Außer+dativ
= Eğer, şayet:
De: Du kannst gleicht mitkommen, außer
du bist noch nicht fertig.
Tr: Şayet işini bitirdiysen,
hemen şimdi bizimle gelebilirsin.
Yapı:
Außer+normal cümle.
Außerdem [Adv.] (= Ayrıca, birde, üstelik):
De: Du kannst hier arbeiten, außerdem ist es mir
egal.
Tr:
Burada çalışabilirsin, üstelik (ayrıca, hemde) benim için fark etmez.
— B —
Bei [Präp.] (= -de/da, yakınında, yakında):
De: Er war gestern beim Arzt.
Tr:
O dün doktordaydı.
Yapı: Bei+Dativ
= Esnasında, -iken, boyunca:
De:
Beim Essen war er sehr gesprӓchig. Tr:
Yemek boyunca (esnasında) çok konuşkandı.
§
Bei Beginn: Başlangıçta
§
Bei Regen: Yağmur Yağdığında
§
Bei Nebel: Siste
Besonders [Adv.] (= Özellikle, bilakis, bilhassa):
De:
Besonders heute ist der Status der Frau sehr wichtig.
Tr:
Günümüzde özellikle (bilhassa) kadının statüsü (konumu) çok önemlidir.
Bevor [Konj.] (= -den/dan önce, evvelinde):
De:
Bevor ich esse, wasche ich meine Hände ab
Tr:
Yemek yemeden önce ellerimi yıkarım.
Yapı: Bevor+cümle+fiil.
Not: “Bevor”
yapısında fiil daima çekimlenerek en sonda kullanılır.
Bis [Präp. Konj. Adv.] (= -e/a kadar):
De: Er bleibt bis Juli in Russland.
Tr:
Temmuz’a kadar Rusya’da kalacak.
Not: “Bis”
yapısı genellikle zaman, yön, doğrultu gibi maksatlarla “–e kadar”
anlamında kullanılır.
Bisher [Adv.] (= Şimdiye kadar):
De: Bisher
wusste ich nicht davon.
Tr: Şimdiye
kadar bunu bilmiyordum.
Yapı: Bisher+fiil+cümle.
Bisherig [Adv. Adj.] (= Önce, önceki, evvelki):
De: Die bisherige
Putzfrau hat sehr Sauber gearbeitet.
Tr:
Önceki temizlikçi kadın çok temiz iş yapardı.
— D —
Da [Adv. Konj.] (= Oraya, orada, o anda, o zamanda):
De: Da
können wir uns hinsetzen.
Tr: Oraya
oturabiliriz.
=
-dığı için, -dan dolayı:
De: Da
er krank war, konnte er nicht kommen.
Tr: O, hasta olduğu
için gelemedi.
=
Onun için, bu durumda, bu sebeple:
De:
Der Bus war weg, da bin ich gelaufen.
Tr: Otobüs
gitmişti, onun için (o yüzden) bende yürüdüm.
Dabei [Adv.] (= Yakınında, yanında):
De: Sie
hatten ihre Tochter dabei.
Tr:
Onların kızı yanındaydı.
§ Dabei sein: orada olmak
§ Was ist den dabei: Ee,
ne olmuş!
Dadurch [Adv. Konj.] (= Böylece, -den/dan dolayı, bu nedenle, sonuç
olarak):
De: Der
Bus ist nicht gekommen, dadurch habe ich verspäter.
Tr:
Otobüs gelmedi. Bu yüzden geciktim.
Dadurch, dass [Adv.] (= Çünkü):
De: Dadurch,
dass er kein Englisch kann, kann er nicht nach Amerika reisen.
Tr: O
Amerika’ya gidemez, çünkü İngilizce bilmiyor.
Dafür [Adv.] (= Onun/bunun için):
De: Was hat dein Vater dafür
bezahlt?
Tr: Bunun için baban
ne ödedi?
= -nın yerine:
De: Sie ist gestern nicht
gekommen, dafür muss sie heute kommen.
Tr: O dün gelmedi, bunun
yerine bugün gelmeli.
Yapı: Cümle, dafür+fiil+cümle.
§ Ich kann nichts dafür: Bu
benim hatam değil.
Dagegen [Adv. Konj.] (= -e/a karşı, buna karşın):
De: Ich war dagegen.
Tr: Ben
buna karşıydım.
=
Onun için, bunun yerine:
De: Er
hat das Radio zurückgegeben und dagegen ein anderes getauscht.
Tr: Radyoyu
geri verdi ve onun yerine bir başkasını aldı.
=
Nispeten, oldukça:
De: Das Wetter gestern war schlecht, dagegen ist es heute
warm.
Tr: Hava
dün kötüydü, nispeten bugün oldukça sıcak.
=
Ama oysa:
De: Die
Frau wollte gehen, ihr Mann dagegen wollte bleiben.
Tr:
Kadın gitmek istiyor, ama oysa eşi kalmak istemekte (istiyor).
Damals [Adv.] (= O zamanlar, o günlerde):
De: Damals war sie noch sehr Jung.
Tr: O
zamanlar daha (henüz) çok gençti.
Damit [Adv. Konj.] (= -mek/mak için, -mesi için, -sın/sin diye):
De: Ich
habe ihm ein neues Buch gekauft, damit er besser lernen kann.
Tr: Daha
iyi öğrenebilmesi için ona yeni bir kitap satın aldım.
=
Onunla:
De: Der
Lappen ist dort, wisch damit den Tisch ab!
Tr: Bez
odada (duruyor), onunla masayı sil.
§ Was wilst du damit sagen?: Bununla
ne demek istiyorsun?
§ Damit eilt es nicht?:
Bunun acelesi yok.
Danach [Adv.] (= Daha sonra, ondan sonra):
De: Ich
habe etwas gegessen, danach habe ich mich hingelegt.
Tr: Birşeyler
yedim, ondan sonra uzandım.
=
-e/a uygun olarak, buna göre, -e/a uygun biçimde:
De: Er
hat sich danach gerichtet
Tr: O
kendini buna göre (buna uygun olarak) ayarladı.
§ Kurz danach: Kısa bir sure
sonra
§ Es sieht danach aus: Öğle
olacağa benziyor.
§ Mir ist nicht danach: Bunu
canım istemiyor.
Dann [Adv.] (= Sonra, daha sonra):
De: Zuerst habe ich gegessen, dann bin ich ins Kino gegangen.
Tr: Önce
yemek yedim, sonra (daha sonra) sinemaya gittim.
§ Dann und wann: Ara sıra, arada
bir, bazı bazı, kimi vakit
Dass [Konj.] (= -diğini/dığını):
De: Ich
weiß, dass du mich liebt.
Tr: Beni
sevdiğini biliyorum.
Yapı: Cümle, dass+cümle+fiil.
Not: “Dass”
yan cümleciğinde fiil daima en sonda çekimli olarak yer alır.
§ Dass du Ja hingehts!: Sakın
gitmemezlik etme!
§ Dass man auch so dumm sein kann!: İnsan
bu kadar aptal olabilir.
§ Ohne dass: … sız.
Denn [Konj. Adv.] (= Çünkü):
De: Ich habe sofort geschlaffen, denn ich war sehr müde.
Tr:
Hemen uyudum, çünkü çok yorgundum.
§ Was ist denn los?: Ne
var?, Ne oldu?
§ Was ist denn passiert?: Ne
oldu ki?
§ Es sei denn…:
…-medikçe/madıkça, …-mezse/mazsa.
§ Warum denn?: Neden ki?
§ Warum denn nicht?:
Neden olmasın ki?
§ Wo warst du denn nur?:
Neredeydin Allah aşkına sen?
Deshalb: [Adv.] (= Bundan dolayı, onun için, bu yüzden, bu sebeple):
De: Sie
ist krank, deshalb konnte sie nicht zu arbeit gehen.
Tr: O
hasta, bu yüzden işe gidemedi.
Deswegen [Konj.] (= Bu nedenle, bu yüzden):
De: Er
war krank, deswegen ist er zum Arzt gegangen.
Tr: O,
hastaydı, bu nedenle doktora gitti.
Doch [Konj. Adv.] (= Fakat, ama, lâkin, ancak):
De: Das
Kleid ist schön, doch es ist zu teuer.
Tr:
Elbise güzel, ama (yalnız) çok pahalı.
= (Ama)
Yine de, gene de, her şeye rağmen:
De: Es hat oft
geregnet, doch der Urlaub war sehr schön.
Tr: Çok sık
yağmur yağdı, yinede (buna rağmen) tatil çok güzeldi.
§ Also Doch: Evet öyleyse!
§ Das gibt’s doch nicht:
Olmaz böyle şey.
§ Mensch, pass doch auf!
Hey, dikkat etsene!
Darum [Adv.] (= -ın/in için):
De: Sie
hat schlechte Noten, darum arbeitet sie so viel.
Tr: O, notları kötü olduğu için çok çalışıyor.
Durch [Präp.] (= Arasindan, içinden):
De: Er geht duch den Wald.
Tr: O,
ormandan geçiyor.
— E - K
—
Ehe [Konj.] (= -meden önce, -den evvel):
De: Ehe
ich nicht weiß, was er will, mache ich
nichts.
Tr: Onun
ne istediğini bilmenden önce, ben hiç bir şey yapmayacağım.
Yapı: Ehe+cümle+fiil,
fiil+diğer cümle.
Entweder… oder
[Konj. Adv.] (= Ya… yada):
De: Entweder
machst du jetzt deine Hausaufgaben, oder du muss das Geschirr spülen
Tr: Ya
şimdi ödevini yaparsın, ya da bulaşıkları yıkarsın.
Inzwischen [Adv.] (= Bu arada, o sırada):
De: Ich
habe gekocht, inzwischen hat er den Salat gemacht.
Tr: Ben
yemek pişirdim, bu arada oda salatayı yaptı.
Benzer: dazwischen,
Je [Adv. Konj.] (= Hiç, şimdiye kadar):
De: Wart
ihr je in spanien?
Tr: Siz hiç
(şimdiye kadar) İspanya’ya gittiniz mi?
§ Je nach (-e/a göre):
De:
Man kan die Suppe je nach Geschmack würzen.
Tr: Çorbaya,
damak tadına göre baharat katılabilir.
Je desto [Konj.] (= ne kadar… okadar…):
De: Je
früher, desto besser!
Tr: Ne
kadar erken, o kadar iyi!
II De: Je
mehr ich gebe, desto mehr bekomme ich.
Tr: Ne
kadar çok verirsem, o kadar çok alırım.
Yapı: Je mehr+özne+fiil,
desto mehr+ fiil+ özne.
Not: Genel yapı
itibarıyla “Je mehr … desto mehr” şeklinde kullanılır. İlk
kısımda (je mehr) fiil sona giderken, ikinci kısımda (desto mehr) cümle fiille
başlar.
Je umso [ Adv.] (= -dıkça, daha da…):
De: Je
schneller er fuhr, umso mehr Angst hatte sie.
Tr: O
arabayı hızlı sürdükçe, o daha da çok korktu.
§ Besser denn je: Çok daha iyi.
Jedoch [Adv.] (= Ancak, oysa, lâkin, ama):
De: Es
war kalt, jedoch hat er keinen Mantel.
Tr: Hava
soğuktu, ancak onun paltosu yoktu.
Kaum [Adv.] (= Hemen hemen hiç, değil):
De: Ich
kenne ihn kaum.
Tr: Onu hemen
hemen hiç tanımıyorum.
= Zar zor, güç bela, ancak:
De: Wir
werden kaum fertig mit der Arbeit.
Tr: İşi
zar zor bitiriyoruz.
— N —
Nach [Präp. Adv.] (= -e/a, -den/dan sonra, -e göre):
De: Nach
dem Gesezt wird der Mann bestraft.
Tr: Adam
yasaya uygun olarak cezalandırılacak.
§ Bitte, nach ihnen!:
Lütfen önce siz buyurun.
§ Meiner Meinung nach:
Bana göre, fikrimce, bence.
De: Meiner
meinung nach ist dieser Roman sehr langweilig.
Tr: Bence
bu roman oldukça sıkıcı.
§ Nach und nach: Azar azar,
yavaş yavaş, gittikçe.
Nachdem [Konj.] (= -den/dan sonra):
De:
Nachdem Anna nach Hause gekommen war, hat sie gekocht.
Tr: Anna
eve gittikten sonra yemek pişirdi.
Yapı: Nachdem+cümle+Fiil,
fiil+cümle.
§ Je nachdem: (-e/a bağlı)
De:
Je nachdem, wie schnell du mit der Arbeit fertig wirst.
Tr:
Bu işi ne kadar çabuk bitirdiğine bağlı.
Neben [Präp.] (= -ın yanında, -ın bitişiyinde):
De: Peter steht neben
Jörg.
Tr: Peter Jörg’ün yanında
duruyor.
= -ın/in dışında, yanı sıra:
De: Neben Papier brauchst
du noch eine Schere und einen Kleber.
Tr: Kâğıdın yanı sıra, bir
makasa ve bir de yapıştırıcıya ihtiyacın var.
Nebenbei [Adv.] (= Aynı zamanda):
De: Er liest die Zeitung
und hört nebenbei Musik.
Tr: Aynı zamanda,
hem gazetesini okur hemde müzik dinler.
II De: Ich kann nicht
Hausaufgaben machen und nebenbei fernsehen.
Tr: Aynı zamanda,
hem ödevimi yapıp hemde televizyon seyredemiyorum.
= Ayrıca, ek olarak:
De: Nebenbei arbete
ich in einem Blumengeschäft.
Tr: Ayrıca (ek
olarak) bir çiçekçide çalışıyorum.
=Laf arasında:
De: Markus hat nebenbei
noch eine kleine Kritik gemacht.
Tr: Markus laf arasında
küçük bir eleştiride bulundu.
§ Nebenbei bemerkt:
Sırası gelmişken, aklıma gelmişken.
— O - S
—
Ob [Konj.] (= yapım yapmadığını, olup olmadığı, -mıyacağını,
-mı yoksa değil mi):
De:
Hüseyin fragt, ob wir ins Kino gehen.
Tr:
Hüseyin sinemaya gidip gitmeyeceğimizi soruyor.
Yapı: Cümle, ob+cümle+fiil.
§ Ob Ayşegül noch anruft?: Acaba Ayşegül telefon eder mi?
§ Und ob!: Elbette,
tabii
§ Ob… oder:
De: Ob
Arm oder Reich, ob groß oder klein, er machte keinen
Unterschied.
Tr:
Fakir ya da zengin, büyük ya da küçük, o hiçbir fark
gözetmiyordu.
Obwohl [Konj.] (= -dığı/diği halde, -se de, -rağmen):
De: Obwohl Tan müde
war, ist er gekommen.
Tr: Tan yorgun olmasına
rağmen geldi.
Yapı: Obwohl+cümle+fiil, fiil+cümle.
Ohne [Konj. Präp.] (= -siz/sız, olmadan, olmaksızın):
De: Ohne dich kann
ich nicht leben.
Tr: Sensiz
yaşayamam.
§ Das ist nicht ohne: Bu
hiç de fena değil.
§ Ohne zu überlegen:
Düşünmeden
§ Ohne zu machen: Yapmadan,
yapmaksızın.
Pro [Adv. Präp.] (= için, … başına):
De: Sie müssen pro
Person 10 Lira zahlen.
Tr: Kişi başına 10
lira ödemeliler.
Yapı:
pro+isim.
§ Zwei Euro pro Stück:
Tanesi iki Avro
§ Einmal pro Woche:
Haftada bir
§ Das Pro und Kontra:
Lehte ve aleyhte
Seit [Konj. Präp.] (= -den beri, -den buyana):
De: Sie ist seit
einer Woche verheiratet.
Tr: O bir haftadır
(haftadan beri) evli.
II De: Sie fährt kein Auto mehr,
seit sie den Unfal hatte.
Tr: O kaza yaptığından
beri arabası sürmüyor.
Yapı (I): Seit+dativ.
Yapı (II): Seit+cümle+fiil
§ Seit langem: Uzun süreden
beri
§ Seit einiger Zeit: Bir
süredir
§ Seit wann?: Ne zamandan
beri?
§ Seitdem (O zamandan
beri, -den beri):
De:
Wir haben sie seitdem nicht mehr gesehen.
Tr:
Onu o zamandan beri görmedik.
So [Adv. Konj. Part.] (= Öyle, öyle … ki, … kadar …):
De: Ich hattte mich so
darauf gefreut
Tr: Bunu dört gözle
bekliyordum ki (zaten)
II De: Ich habe diese Arbeit gut
gemacht, so kann ich sehr viel Geld verdienen.
Tr: Bu işi iyi yaptım, böylece
çok para kazanabilirim.
§ So einer wie ich:
Benim gibi biri
§ Und so weiter: ve benzeri,
vs.
§ So dass (o kadar, öyle
ki, …ki):
De:
Ich bin so müde, dass ich nicht mehr reden kann.
Tr:
Konuşamayacak kadar yorgunum. / Öyle yorgunum ki,
konuşamıyorum.
§ So?: Öyle mi?
§ Na so was!: Böyle bir şey
olamaz!
§ Wie geht es dir denn so?:
Nasılsın bakalım?
§ So oder so: Ya öyle ya da
böyle, öyle veya böyle
§ So ein Zufall!: Ne tesadüf!
§ So, das war’s! İşte bu kadar!
Sobald [Konj.] (= yapılabilen en kısa zamanda, yapar yapmaz):
De: Ich rufe dich an, sobald
ich feierabend habe.
Tr: İşten çıkar çıkmaz
seni ararım.
Yapı: Cümle, sobald+cümle+fiil.
Solange [Konj. Adv.] (= -tıkça, -tığı sürece, mademki):
De: Ich muss alles fertig
bekommen, solange ich noch Zeit habe.
Tr: Zamanım oldukça
(olduğu sürece) bunları bitirmem lazım.
Yapı: Cümle, solange+cümle+fiil.
§ Solange, bis er zurückkommt: O
gelinceye kadar
§ Solange du willst:
İstediğin kadar, ne kadar istersen
Sondern [Konj.] (= Bilakis, aksine, ancak):
De: Das ist kein Buch, sondern
ein Lexikon.
Tr: Bu bir kitap değil, aksine
bir sözlük.
§ Nicht nur …, sondern auch
(Yalnız … değil, yapmakla kalmaz, aynı zamanada da, yapmakla kalmadı, üstelik…
de):
De:
Sie arbeitet nicht nur, sondern auch hört Müsik.
Tr: O
sadece çalışmıyor, aynı zamanda müzik de dinliyor.
Yapı: Özne+fiil+cümle+nicht nur, sondern auch+fiil+cümle.
Not: “nicht, sonder” yapısında mana olarak kıyaslamalı cümle
bulunurken, “nicht nur, sondern auch” yapısında iki cümlede de
bütünlük ve birliktelik söz konusudur.
Misal
(nicht, sondern):
De: Sie arbeitet nicht,
sondern hört Musik.
Tr: O çalışmıyor, aksine
müzik dinliyor.
Misal
(nicht nur, sondern auch):
De: Sie arbeitet nicht nur, sondern auch hört Musik.
Tr: O sadece çalışmıyor (çalışmakla kalmıyor), aynı
zamanda da (üstelikte) müzik dinliyor.
Soviel / Soweit [Konj.]
(= Kadarıyla):
De: Soviel /Soweit ich weiß, fliegst du morgen nach Erzurum.
Tr: Bildiğim kadarıyla yarın Erzurum’a uçuyorsun (gidiyorsun).
Yapı:
Soviel/Soweit+cümle+fiil,
fiil+cümle.
Sowie [Konj.] (= Yapar yapmaz):
De: Sowie ich es weiß, gebe ich dir Bescheid.
Tr: Öğrenir öğrenmez
sana haber veririm.
Yapı:
Sowie+cümle+fiil, fiil+cümle.
Sowieso [Adv.] (= zaten, nasıl olsa):
De: Er weiß sowieso
schon alles.
Tr: O her şeyi zaten
biliyor.
Sowohl … als
auch [Konj.] (= hem… hemde):
De: Er spricht sowohl
Spanisch als auch Englisch.
Tr: O, hem
İspanyolca hem de İngilizce konuşuyor.
Not: “Sowohl” ve “als auch” vurgulanacak
olan isimlerden yahut cümlelerden önce yazılır ve Sowohl yapısından sonra düz
cümle gelirken, als auch yapısından sonra fiil cümlenin en sonunda yer alır.
Misal: De: Sowohl
ich lerne deutsch, als auch ich Arabisch lerne.
Tr: Hem Almanca hem
de Arapça öğreniyorum.
Statt / anstatt [Konj. Präp.] (= -nın yerine):
De: Statt zu
lernen, hört er Müsik.
Tr: Ders çalışacağına
müzik dinliyor.
— T - V
—
Trotz [Präp.] (= -e/a rağmen):
De: Tortz des
Regens ist er spazieren gegangen.
Tr: Yağmur yağmasına
rağmen yürüyüşe çıktı.
Yapı: Trotz+Genetiv
§ Trotz all seiner Bemühungen:
Bütün çabalarına rağmen
Trotzdem [Konj. Adv.] (= Gene de, yine de, öyle olsa bile, buna
rağmen):
De: Er war krank, trotzdem
ging er zur Arbeit.
Tr: Hastaydı gene de (buna
rağmen) işe gitti.
Yapı: Cümle, trotzdem+fiil+cümle.
Übrigens [Adv.] (= Ayrıca, sırası gelmişken, bu arada, aklıma
gelmişken):
De: Übrigens, habe ich dir
schon gesagt, dass Mevlüt geheiratet hat?
Tr: Bu arada ben sana
Mevlüt’ün evlendiğini söylemiş miydim?
Um [Präp. Adv. Konj.] (= -in
etrafında):
De: Die Familie sitzt um
den Tisch und isst zusammen.
Tr: Aile masanın etrafında
oturmuş yemek yiyiyor.
= -de:
De: Der Film
beginnt um acht Uhr.
Tr: Film saat sekizde başlıyor.
=
Aşağı yukarı, yaklaşık:
De: Es sind um die 200
Gäste gekommen.
Tr: Yaklaşık (aşağı
yukarı) 200 misafir geldi.
§ Um vieles beser: Kuşkusuz daha
iyi
§ Um so beser: O kadar daha
iyi
§ Um… willen (-için, hatırı
için, iyiliği için, uğruna, aşkına):
De: Um
dienetwillen habe ich den Termin abgesagt.
Tr: Senin
için (uğruna) ben bu randevuyu iptal ettim.
Yapı: Um+isimwillen+fiil+cümle.
§ Um… zu (-mek için):
De: Ich gehe in die Schule, um
etwas zu lernen.
Tr: Okula öğrenmek için gidiyorum.
Yapı: Cümle, um+nesne+zu+fiil(çekimsiz).
Not: “Um… zu” yapısında iki tarafında ( cümlelerinde)
öznesinin aynı olması gerekmektedir. Faklı öznelerin eylemlerinde “um zu”
yapısı kullanılamaz.
§ Je mehr … umso mehr (ne
kadar … o kadar):
De: Je schneller du
fertig wirst, umso eher können wir gehen.
Tr: İşini ne kadar çabuk
bitirirsen, o kadar erken gideriz.
Yapı: Je+sıfat (Komparativ)+cümle+fiil, umso+ sıfat
(Komparativ)+fiil+cümle.
Vor [Präp. Adv.] (= bir şeyin önünde, bir şeyden önce, önce ile):
De: Sie steht vor
der Tür.
Tr: O kapının önünde
duruyor.
II De: Ich habe vor zwei
Jahren geheiratet.
Tr: Ben iki yıl evvel
(önce) evlendim.
§ Vor kurzem: Az önce, az
evvel
§ Vor allem: Her şeyden
evvel
§ Vor und zurück: İleri geri
— W - Z
—
Während [Präp. Konj.] (= boyunca, sırasında):
De:
Während des ganzen Urlaubs hatte es nur geregnet.
Tr:
Bütün tatil boyunca yağmur yağdı.
= -iken:
De:
Während sie in der Küche kochte, sah ihr Mann im Wohnzimmer fern.
Tr:
O mutfakta yemek yaparken, kocası oturma odasında televizyon
seyrediyordu.
Yapı: Während+cümle+fiil, fiil+cümle.
= Oysa, oysaki, Halbuki:
De:
Sie ist ganz nett, während ihr Mann unhöflich ist.
Tr:
O gayet hoş birisi, halbuki (oysaki) kocası kaba biri.
Wann [Adv.] (= Ne zaman):
De:
Er wusste nicht, wann das Spiel beginnt.
Tr:
Oyunun ne zaman başlayacağını bilmiyordu.
Yapı: Cümle+fiil, wenn+cümle+fiil.
Warum [Adv.] (= Neden, ne için, niçin):
De: Ich weiß nicht, warum er nicht gekommen ist.
Tr:
Onun neden gelmediğini bilmiyorum.
Yapı: Cümle+fiil, warum+cümle+fiil.
Was [Pron.] (= Ne, neyi, neleri, şey, bir şey):
De: Alles, was
du sagst, ist richtig.
Tr: Söylediğin her şey doğru.
Weder… noch [Konj.] (= Ne… ne de):
De: Dafür habe ich weder
Zeit, noch Lust.
Tr: Benim bunun için ne
zamanım, ne de hevesim var.
II De: Weder komme ich
nach Hause noch gehe ich an die Universität.
Tr: Ne eve
geliyorum, ne de üniversiteye gidiyorum.
Yapı: Weder+fiil+cümle, noch+fiil+cümle.
Wegen [Präp.] (= -in yüzünden, … nedeniyle):
De: Wegen
des schlechten Wetters konnten die Kinder nicht draußen spielen.
Tr: Kötü hava nedeniyle
çocuklar dışarı çıkamadılar.
Yapı: Wegen+Genetiv
Weil [Konj.] (= Çünkü, için, -dığı için):
De: Sie kann nicht kommen,
weil sie keine Zeit hat.
Tr: O gelemiyor, çünkü
zamanı yok. / Zamanı olmadığı için gelemiyor.
Wo [Adv. Konj.] (= Nerede, nereye, -dığı yer):
De: Das hier ist die
Stelle, wo es passiert ist.
Tr: Olayın olduğu yer burası.
§ Wofür: ne için,
neden
§ Woher: bir yerli
olmak
§ Wohin: nereye
§ Womit: ne ile, neyle
§ Wonach: ne
§ Woran: nede (n),
neye
§ Worauf: …-ın üzerinde
§ Woraus: neden, hangi
maddeden
§ Worin: neyin içine
§ Worüber: ne hakkında
§ Worunter: neyin altında
§ Worum: ne hakkında
§ Wovon: neden, ne
hakkında
§ Wovor: neden
§ Wozu: niçin, neden
Zu [Präp. Adv. Konj.] (= -e gitmek, -de, ile, çok …, kapalı):
De: Zu
Osten bleiben wir zu Hause.
Tr:
Paskalya bayramında evdeyiz.
Zuerst [Adv.] (= Önce, evvele, öncesinde, ilkin, ilk olarak):
De: Zuerst muss ich
zur Post, dann zum Arzt.
Tr: Önce postaneye
sonra doktora gitmeliyim.
Yapı: Zuerst+fiil+cümle.
Zwar [Adv.] (= Gerçi, her ne kadar):
De: Zwar
bin ich müde, aber trotzdem habe ich Lust ins Kino zu gehen.
Tr: Gerçi
yorgun morgunum ama, yine de canım sinemaya gitmek istiyor.
Yapı: Zwar+fiil+cümle.
§ Zwar … aber/doch
(Gerçi…, ama…, her ne kadar da… de…):
De: Sie ist zwar
klug, aber diesmal hat sie unreicht.
Tr: O zaki
olabilir ama bu kez yanıldı. / Gerçi o zeki ama bu kez
yanıldı.
§ Und Zwar: Öyleki,
Şöyleki, daha doğrusu, yani
Aber (ama, fakat): indes, aberwitzig, andererseits, hinwiederum, wiederum, unabhängig davon…
Dass (-dığını): damit, um…
Weil (-dığı için, için): alldieweil, da, sintemal, denn…
Obwohl (-e rağmen): obzwar, obgleich, obschon, wenngleich…
Trotzdem (buna rağmen, yine de): dennoch, dessen ungeachtet, gleichwohl, nichtsdestotrotz, nichtsdestoweniger…
Mevlüt Baki Tapan Erzurum
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü son
sınıf öğrencidir. Bir yıl Almanya’nın Jena kentindeki Friedrich Schiller
Üniversitesinde eğitim gördü. Tarih, edebiyat, bilgisayar ve internet
teknolojileri alanında çeviriler yaptı. Almanca hikâye çevirilerinin yanı sıra
özgün hikâye ve makaleler de kaleme aldı. Bu sözlük projesini de kendi çapında
ele alıp, Almanca öğrenenlere yönelik olarak sunmayı amaçlamaktadır.